Anksiyete Bozuklukları ve Tedavi Yaklaşımları

Anksiyete Bozuklukları

Anksiyete hoş olmayan özellikleri ile diğer duygulanım şekillerinden ayrılan bir duygulanım şeklidir. Kaygı veya bunaltı olarak da adlandırılır. Fizyolojik olarak çarpıntı, nefes almada zorluk, hızlı hızlı nefes alma, ellerde ve ayaklarda titreme, aşırı terleme gibi belirtilerin yanında psikolojik özellikler olarak sıkıntı, heyecan, aniden çok kötü bir şey olacakmış hissi ve korkusu sayılabilir.

Anksiyete bozukluklarında genel olarak: GABA etkinliği azalmış, serotonin ve nörepinefrin etkinliği artmıştır.

Genel semptomlar:
  • Titreme
  • Sırt-baş ağrısı
  • Solunum zorluğu
  • Hiperventilasyon
  • Otonomik hiperaktivite
  • Organik bozukluk olmadan yutkunma güçlüğü
*SINIFLAMA:

*DSM IV de anksiyete bozuklukları sınıfında yer alan obsesif-kompulsif bozukluk ve travma ile ilişkili bozukluklar, DSM V’te bu sınıftan çıkarılarak ayrı gruplarda incelenmişlerdir.

Panik bozukluk:

Yoğun bir korku ve rahatsızlık dönemidir. Bir grup belirti ile birden başlayıp 10 dakika da en yüksek düzeye ulaşır. Bu belirtiler; çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, boğulma hissi, baygınlık hissi ve ölüm korkusu vb.

Kendiliğinden panik atakları ile ortaya çıkar. Ataklar haftada 2-3 kez yinelenme eğilimindedir.

Panik bozukluğunun fizyopatolojisinde merkezi sinir sisteminin yanı sıra otonom sinir sistemi de etkilenmiştir. Artmış sempatik tonus ile birlikte, orta şiddette uyaranlara aşırı yanıt söz konusudur.

Tedavide antidepresanlar, anksiyolitikler ve psikoterapi kullanılır.

Panik bozukluk psikoterapisi, psikoeğitim ve hastanın yanlış inanışlarının yeniden yapılandırılmasına odaklanmaktadır. Hastaya güvence verilmesi, denetimi ele almasının sağlanması, bedensel belirtileri anlaması, iç ve dış uyaranlara karşı duyarsızlaştırılması gerekir. Panik atak sırasında belirtileri yok eden bir ilacın olmadığı vurgulanmalı, hedefin belirtilerin dindirilmesi ve nüksün önlenmesi olduğu hastaya anlatılmalıdır.

Panik bozuklukta tedavi düşük doz SSRI’larla başlar. Yanıt alana kadar doz yavaş yavaş arttırılır. Tedavi yaklaşık bir yıldır ve tedavi yavaş yavaş kesilmelidir. Benzodiazepinler ilk tercih olamaz. Sadece çok acil durumlarda (anksiyete başlangıçta şiddetliyse, tedavi uyumunun bozulma riski varsa) düşük doz, iki-dört hafta kullanılabilirler.

AGORAFOBİ:

Agorafobi, tehlike halinde kaçmanın zor olabileceği veya yardım sağlanamayacak yerlerde bulunmaktan anksiyete duymaktır. Tek başına evin dışında olma, kalabalık bir ortamda bulunma, sırada bekleme, otobüse binme gibi yerlerde yalnız kalmaktan kaçınma davranışı vardır. Genellikle panik bozukluğu ile birlikte görülür. Bu durumda hasta ortamda panik atağı yaşamaktan korkar.

Tedavi yaklaşımı da panik bozukluğa benzerdir.

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU:

Yaygın anksiyete bozukluğu (YAB), kontrol edilemeyen aşırı endişe, kronik kaygı ve gerginlik ile karakterize, kronik ve oldukça yaygın bir hastalıktır. En az bir ay süreli kronik yaygın anksiyete vardır. Genellikle YAB, günlük sosyal ve mesleki işlevsellikte önemli bozulmalara neden olan bir dizi fiziksel semptoma eşlik eder. Çeşitli bilişsel ve duygusal anksiyete belirtilerine ek olarak, sıcak basması, çarpıntı, terleme ve titreme de dâhil olmak üzere otonom sinir sistemi(OSS) belirtileri ile daha fazla karakterize edilir. YAB, hem toplum hem de sağlık kuruluşlarında sık görülür.

Etyopatogenezinde, biyolojik faktörler, nöropsikolojik faktörler, gelişimsel ve kişilik faktörleri, aşırı endişe verici bilişsel yapılanma gibi

faktörler rol almaktadır. Majör depresyon ve diğer anksiyete bozuklukları, YAB ile birlikte sık görülen hastalıklardır.

Tedavide psikoterapi ile birlikte ilaç tedavisi uygulanabilir.

Hastanın son aylarda özellikle gerginliği ve kötü bir şey olacak endişesi olup olmadığı, endişesinin neyle ilgili olduğu ve endişesini kontrol altına alıp alamadığı sorgulanmalıdır. Çoğu hastanın anksiyetesi, ilgili bir hekimle güçlükleri konusunda tartışma fırsatı bulduğunda hafifler. Klinisyen anksiyete oluşturan dışsal durumları belirleyebilir, hastanın ya da ailesinin yardımı ile çevreyi değiştirebilir, günlük işlerinde ve ilişkilerinde etkili işlev görmesine yardımcı olabilir. Hastalar böylece kendileri için tedavi edici olan yeni ödüller ve hazlar ortaya çıkarabilirler.

Antidepresanlar depresyonda kullanıldığı dozlarda kullanılmalıdır. Buspiron bağımlılık potansiyeli olmayan, bilişsel belirtilere etkili bir anksiyolitiktir. Ancak etkileri geç ortaya çıkar (6-8 hafta). İdame tedavisinin 6 ay-1 yıl sürmesi önerilmektedir.

ÖZGÜL FOBİ:

Korkulan nesneler ve durumlar hayvanlar, fırtınalar, yükseklik, hastalık, yaralanma ve ölüm olabilir. Alt tipler bunların baskın alanına göre; hayvan tipi, doğal çevre tipi, kan-enjeksiyon-yara tipi, durumsal tip ve diğer tiptir. Fobik uyaranlarla karşılaşma veya karşılaşma beklentisi ile aşırı veya anlamsız, belirgin ve sürekli korku başlar, hatta panik atağı biçimini alabilir. Kişi korkusunun aşırı veya anlamsız olduğunu bilir. Fobik durumdan kaçınılır veya yoğun sıkıntıyla buna katlanılır.

Fobik uyaranla ilgili hatalı düşüncelerin düzeltilmesi; uyarandan kaçınma yerine, tekrar tekrar uyarana maruz bırakma ile uyarana duyarsızlaşmanın sağlanması amaçlanır. Gevşeme egzersizleri uygulanabilir. Uyaranla karşılaşmada panik ataklar varsa bunlara yönelik ilaç tedavisi ve varsa komorbid bozukluğun (depresyon) tedavisi sağlanmalıdır.

SOSYAL ANKSİYETE BOZUKLUĞU:

A. Kişi, başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir ya da birden çok toplumsal durumda belirgin bir korku ya da anksiyete yaşar. Örnekler arasında toplumsal etkileşimler (örn. Karşılıklı konuşma, tanımadık insanlarla karşılaşma), gözlenme (örn. Yemek yerken ya da içerken) ve başkalarının önünde bir eylemi gerçekleştirme (örn, Bir konuşma yapma) vardır.

B. Kişi, olumsuz olarak değerlendirilebilecek bir şekilde davranmaktan ya da anksiyete duyduğuna ilişkin belirtiler göstermekten korkar (küçük düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde; başkaları tarafından dışlanacağı ya da başkalarının kırılmasına yol açacak bir biçimde).

C. Söz konusu toplumsal durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da anksiyete doğurur.

D. Söz konusu toplumsal durumlardan kaçınılır ya da yoğun bir korku ya da anksiyete ile bunlara katlanılır.

E. Duyulan korku ya da anksiyete, söz konusu toplumsal ortamlarda çekinilen duruma ve toplumsal-kültürel bağlama göre orantısızdır.

F. Korku, anksiyete ya da kaçınma sürekli bir durumdur, 6 ay veya daha uzun sürer.

Korku, anksiyete ya da kaçınma klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında düşmeye neden olur.

H. Korku, anksiyete ya da kaçınma bir maddenin (örn. Kötüye kullanılabilen bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun fizyoloji ile ilgili etkilerine bağlanamaz.

İ. Korku, anksiyete ya da kaçınma, panik bozukluğu, beden algısı bozukluğu ya da otizm açılımı kapsamında bozukluk gibi başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.

J. Sağlığı ilgilendiren başka bir durum varsa (örn. Parkinson hastalığı, şişmanlık, yanık ya da yaralanmadan kaynaklanan biçimsel bozukluk), korku, anksiyete ya da kaçınma bu durumla açıkça ilişkisizdir ya da aşırı düzeydedir.

Sosyal anksiyete semptomlarını azaltmak, korku ile ilgili abartılı düşünce ve duyguların kontrolü, korkulan durumlardan fobik kaçınmayı azaltmak, anksiyetenin oluşturduğu fizyolojik ve otonomik belirtileri azaltmak, yaşam kalitesini iyileştirmek ve komorbid durumları tedavi etmek esastır.

Psikoterapi ile birlikte ilaç tedavisi uygulanabilir.

Propranolol sosyal performanslardan önce kullanılabilir.

Şiddetli vakalarda MAO inh. Etkili bulunmuştur.

 


Kaynakça :

Alçı, Deniz, Orkun Aydın, and Ömer Aydemir. “DSM-5 Yaygın Anksiyete Bozukluğu için şiddet ölçeği Türkçe formunun güvenilirliği ve geçerliliği.” Klinik Psikiyatri Dergisi 22.4 (2019).

https://dsm.psychiatryonline.org/pb-assets/dsm/update/DSM5Update2016.pdf#page=12

Karamustafalıoğlu, Oğuz, and Hüseyin Yumrukçal. “Depresyon ve anksiyete bozuklukları.” Şişli Etfal Hastanesi Tıp Bülteni 45.2 (2015): 65-74.


Sunum Dosyası :

 

Anksiyete-Bozuklari-ve-Tedavi-Yaklasimlari-MuCiYOR